KTÜ Farabi Hastanesinde GATT Cerrahisi
Göz tansiyonu (glokom) nedeni ile 76 yaşındaki İdris ÇAKIR isimli hasta, KTÜ Farabi Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’ne başvurdu. Öncesinde pek çok sağlık kuruluşuna başvuran hastanın yapılan muayenesinde hastaya glokom ve katarakt teşhisleri konuldu. Hastalıkların ileri tedavi teknikleri hakkında bilgi alan hasta, tedavisinin KTÜ Farabi Hastanesi’nde mümkün olduğunu öğrendi. Gözünde katarakt ve glokom olan hastada, hem katarakt cerrahisi hem de GATT adı verilen yeni teknolojik yöntem gerçekleştirilerek hasta sağlığına kavuştu. Kapalı (Dikişsiz) Glokom Cerrahisi olarak da bilinen Gonyoskopi Asiste Translüminal Trabekülotomi(GATT) cerrahisi sayesinde ameliyat sonrası pek çok komplikasyon da önlenmiş oldu. Doç. Dr. Murat GÜNAY başkanlığındaki ekip tarafından tek ameliyatla iki hastalığı birlikte tedavi edilen hastada, hem katarakta bağlı görme azlığı hem de glokoma bağlı göz tansiyonu hastalığı tedavi edildi. Glokom için uygulanan kapalı yöntem cerrahi sayesinde hasta, ameliyat sonrası günlük hayatına erkenden dönebildi. KTÜ Farabi Hastanesi, pek çok branşta olduğu gibi Göz Hastalıklarında da dünyada bulunan tüm teşhis tedavi yöntemlerini başarıyla uygulayabilen bölgedeki en önemli merkez olma özelliğini devam ettirmektedir.
Doç. Dr. Murat GÜNAY’ın hastanın tedavisi yapılan hastalıkları ile ilgili vermiş olduğu genel bilgiler şu şekildedir:
Halk arasında "Göz Tansiyonu" adıyla da bilinen glokom, yaygın bir göz hastalığıdır. En sık görülen glokom tipi "Primer Açık Açılı Glokom" olarak adlandırılır. Zamanında uygun şekilde tedavi edilmez ise görme kaybına neden olabilir. Glokom, göz içi sıvısını dışarı boşaltan kanallarda yapısal olarak tıkanıklık oluşması nedeniyle sıvının yeterli boşalmaması ve buna bağlı olarak göz içi basıncının artması sonucu oluşur. Yükselen göz içi basıncı görme sinirine (optik sinir) zarar vererek sinirin ölümüne neden olur.
Glokom sıklıkla çok sinsi bir seyir gösterir. Glokomda geri dönüşümsüz görme kaybı olduğundan erken tanı önemlidir. Düzenli aralıklarla yapılan muayeneler glokomun erken tanı ve tedavisi için en iyi yoldur. Dikkatli ve kapsamlı bir göz muayenesi ve ilave testler ile glokomun erken tanısı mümkündür. Bu testler arasında, göz içi basıncını ölçmek için tonometre, görme alanı değerlendirme, görme siniri ve retina (ağ tabaka) sinir lifi tabakasının incelenmesi yer alır. Bu testlerin hiçbirinde hasta herhangi bir ağrı veya huzursuzluk hissetmez. Hastalık sinsi bir seyir gösterdiğinden görme alanında belirgin kayıp olmadıkça hasta hastalığının farkına varamaz. Bu sebeple düzenli peryotlar ile göz muayenesi ve görme alanı gibi testlerin yapılması önem arz etmektedir.
Glokom gelişimine eğilimi arttıran bazı ek faktörler mevcuttur. Bunlardan bazıları, ileri yaş, ailede glokom öyküsü (genetik), sigara kullanımı, şeker hastalığı, myopi, uzun süreli kortizon tedavisi almış olmak, göz travması geçirmiş olmak, şeklinde sayılabilir. Bu tarz hastalıklara sahip kişilerin glokom açısından göz muayenesi olmaları uygun olacaktır.
Glokom tanısı konulduktan sonra hastalık tamamı ile iyileştirilip ortadan kaldırılamaz; ancak birçok hastada uygun tedavi ile başarılı olarak hastalık kontrol altında tutulabilir ve görme kaybının ilerlemesi engellenebilir.
Açık açılı glokomda öncelikli tedavi hedefi göz içi basıncını düşürmektir. Buradaki amaç göz içi basıncını yani göz tansiyonunu düşürerek görme sinirinin hasarını durdurmak ve görme kaybının ilerlemesini engellemektir. Bu amaçla uygulanabilecek temel tedavi yöntemleri, ilaç tedavisi, lazer tedavisi ve cerrahi tedavidir. İlaç tedavisinde kullanılan ilaçlar çoğunlukla göz damlası şeklindedir. Burada en önemli husus hastanın ilaçlarını sürekli olarak düzenli kullanması gerekliliğidir. İlacın uygun şekilde kullanılamaması veya ilaca bağlı yan etkilerin gözlendiği durumlarda diğer tedavi yöntemlerine başvurulmaktadır. Gerekirse lazer ve cerrahi girişimler de uygulanabilir.
İlaç tedavisine yeterli yanıt vermeyen, fazla sayıda (3 ve daha fazla) ilaç kullanması gereken ve istenilen göz içi basıncı düşüşü sağlanamayan kişilerde ya da uzun süre ilaç kullanmanın mümkün olmadığı bazı glokom tiplerinde (konjenital glokom gibi) cerrahi tedavi uygulanmalıdır. Göz tansiyonunu en fazla ve en etkin düşüren yöntem cerrahidir.
Klasik glokom ameliyatında gözü terk edemeyen sıvıyı boşaltmak için göz dışına göz zarının altına doğru göz içerisinden bir kanal açılmaktadır. Bu ameliyatın adı trabekulektomidir. Uzun yıllardan beri uygulanan bu cerrahi yöntemle göz tansiyonunu düşürmede başarılı sonuçlar gösterilmiştir. Bazı durumlarda ise bu kanal tüp dediğimiz özel bir sistem ile oluşturulmaktadır.
Son yıllarda glokom hastalığının ameliyat ile tedavisinde “minimal invaziv glokom cerrahisi” adı altında bir dizi cerrahi yöntemler geliştirilmiştir. Bu ameliyat tekniklerinin, klasik göz tansiyonu ameliyatından ayıran en önemli özellik, cerrahi sonrası dönemde hasta konforunun daha iyi olması ve cerrahiye bağlı gelişebilecek komplikasyonların daha az sıklıkta gözlenmesidir. Bu yöntemler arasında en sık başvurulan ve de kliniğimizde uyguladığımız yöntem Kapalı (Dikişsiz) Glokom Cerrahisi olarak da bilinen Gonyoskopi Asiste Translüminal Trabekülotomi (GATT) cerrahisidir. Açık açılı glokom hastalarında hem erken hem de orta ve geç dönemlerde bu cerrahi yöntem uygulanabilmektedir. Ameliyat sonrası dönemde gerekirse göz tansiyonu için damlalar da kullanılabilmektedir.
Ameliyat, gözün katmanları açılmadan, kornea tabakasından yapılan küçük kesiler ile, özel lensler yardımı ile gerçekleştirilmektedir. GATT cerrahisinde, göz sıvısının normal çıkış yolu olan ve filtre görevi gören trabekulum denilen doku hedef alınmaktadır. Glokomlu hastalarda göz sıvısının çıkışında direnç gözlenen trabekulum dokusu bu yöntemle açılmaktadır. Böylelikle göz içerisinden göz sıvısının normal dışa akım kapasitesini arttırma amacı ile bir kanal açılmaktadır. Böylece tıkanıklık oluşturan dokuya müdahale ile göz sıvısının dışarı çıkışı kolaylaştırılmakta ve göz tansiyonunda düşüş sağlanmaktadır. Kapalı bir cerrahi yöntem olması nedeni ile çok düşük oranda komplikasyon olasılığı vardır. Klasik göz tansiyonu ameliyatlarında (örn; trabekulektomi) ortaya çıkabilecek ve kalıcı görme azalmasına neden olabilecek, hipotoni (göz yuvarlağının sönmesi), göz içi enfeksiyon, retina dekolmanı gibi komplikasyonların görülme olasılığı GATT cerrahisinde neredeyse hiç gözlenmemektedir. Hastaların ameliyat sonrası konforu hissedilir derecede yüksek olmaktadır. GATT yöntemi glokomun her evresi için uygulanabilmektedir. GATT cerrahisi sonrası gözlenen en sık problem, gözün ön kısmında kan birikmesidir. Bu kanın nedeni cerrahi sırasında ameliyat yerinden gözün ön kısmına sızan kan reflüsü olup, esasında bu durum cerrahi başarıyı işaret etmektedir. Bu durum hastalarda geçici olarak puslu görme yaratabilmektedir.
24 Eylül 2021