Trabzonlu Duayen Gazetecinin Kanserle Üçüncü Sınavı
İlk kez 2006 ve 2011'de akciğer zarı kanseri tanısı konan Trabzonlu 59 yaşındaki Ömer Altıntaş, aynı hastalıkla üçüncü kez mücadele ediyor.
Akciğer zarı kanseri olduğunu 2006'da öğrenmesinin ardından ilk ameliyatını başarıyla geride bırakan Altıntaş, 2011'de aynı şikayetlerle KTÜ Farabi Hastanesine başvurdu.
Hastalığının tekrarlaması ve göğüs boşluğundaki tümörün büyümesiyle ikinci ameliyatını olan Altıntaş, uzun süre kemoterapi ve ilaç tedavisi gördü.
Altıntaş, verdiği mücadeleyi kazanarak yarıda bırakmak zorunda kaldığı gazeteciliğe de geri döndü. 14 yılın ardından nefes darlığı ve çarpıntı gibi şikayetler yaşayan Altıntaş, Ahi Evren Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurdu.
Yapılan tetkikler sonucunda göğüs boşluğunda tümör tespit edilen Altıntaş, KTÜ Farabi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Celal Tekinbaş ve ekibince ameliyata alındı.
Uzun süren ameliyatın ardından Altıntaş'ın göğüs boşluğundaki birçok organı etkilediği belirlenen 5,5 kilogramlık tümör başarıyla alındı.
"Yaşadığım sıkıntıların aynı yerde çıkan tümörden kaynaklandığını öğrendim"
Hayatına 3 kez kanserle savaşan Ömer Altıntaş, AA muhabirine, ilk tanının yaklaşık 19 yıl önce konulduğunu, ameliyatla tümörden kurtulduğunu söyledi.
Tümörün 5 yılın ardından daha büyük şekilde oluştuğunu belirten Altıntaş, yoğun bir tedavi süreci geçirdiğini ifade etti.
Altıntaş, zorlu süreci geride bırakarak çok sevdiği gazetecilik mesleğine geri döndüğünü ancak bir süre önce yorgunluk, nefes darlığı ve çarpıntı şikayetleri yaşadığını anlattı.
Bu sorunların üçüncü kez tümörden kaynaklandığını öğrendiğini ve bunun üzerine KTÜ Farabi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Celal Tekinbaş'a müracaat ettiğini ifade eden Altıntaş, "Allah razı olsun. 3 Şubat Pazartesi günü beni ameliyata aldılar. Aynı gün yoğun bakımda gözlerim açıldı. Bütün doktorlarıma teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Altıntaş, yoğun bakımda geçirdiği günlerde doktorların kendisiyle özenle ilgilendiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Beni şifa ile taburcu ettiler. İyi ki 3 defa onlara rastlamışım. Şu anda patoloji sonucu çıkmadı. Benden 5,5 kilogram bir tümör aldılar. İyi veya kötü huylu olduğunu bilmiyoruz ama hocamın dediğine göre kötü huylu değil. Gönlümüze su serpiyor."
"Şu an kendimi çok iyi hissediyorum"
Ameliyatın ardından şikayetlerinden kurtulduğunu vurgulayan Altıntaş, şunları kaydetti:
"Şu an kendimi çok iyi hissediyorum. Nefes alamıyordum. Ameliyattan sonra da akciğerim çalışmıyordu. Akciğerin üçte ikisinden çoğunu almışlar, kalan kısmı da bembeyazdı. Hocam her gün 3 defa bronkoskopi yaptı. İçinde biriken kanları, sıvıları aldı. Çok zor şartlar yaşadım, ağrılar çektim ama geçmesini bekledim. Sonunda sırtıma bir tane vurdu 'Maşallah, kurtardın' dedi. Ömür boyu makineye bağlı yaşamak var. Şimdi nefes alıyorum, herhangi bir cihaza da bağlı değilim. Belki eskisi gibi koşamayacağım, yaylaya çıkamayacağım ama normal şekilde hayatıma devam edeceğim."
Prof. Dr. Celal Tekinbaş ise tümörün başka yerlere sıçrayan cinsten olmadığını, olduğu yerde büyüdüğünü söyledi.
Çok küçük tümörlerin bile zaman içerisinde büyüyebildiğine dikkati çeken Tekinbaş, "Hastamız bize geldiğinde bütün sol göğüs boşluğunu doldurmuş, sol akciğerin alt tarafının içine girmiş ve kalbinin zarının içine nüfuz etmişti. Diyafragma dediğimiz göğüsle karın arasındaki zarın içine girmişti. Oradan aşağıya doğru bütün karın içerisindeki organları dalağı, böbreği ve diğer omentum dediğimiz yaylı organları sağa sola aşağı doğru itmişti. Dolayısıyla hastada tabii yorgunluk, halsizlik, nefes darlığı, çarpıntı gibi ciddi semptomlar oluşturuyordu." diye konuştu.
Tekinbaş, çekilen akciğer filmiyle problemi gördüklerini ifade ederek, "Tomografi çekince o problemin ne kadar ilerlediğini, ne kadar ileri hale geldiğini, ne kadar büyüdüğünü tespit ettik. Tek tedavi şekli var. Ameliyatla beraber çıkarılması lazım. Tabii ameliyatın da üçüncü ameliyat olması, tümörün bu kadar büyük olması ameliyatı zorlaştırıyor. Tümörün etrafının dokuların içerisine girmesi ayrı bir zorluk oluşturuyor. Biz de zorlandık." dedi.
"5,5 kilogram ağırlığında bir tümör çıkardık"
Operasyonun uzun sürdüğünü belirten Tekinbaş, şunları kaydetti:
"Uzun süren bir operasyondan sonra yaklaşık 5,5 kilogram ağırlığında bir tümör çıkardık. Yanında akciğerin alt lobunu da çıkardık. Diyafragmayı da çıkardık. Perikart dediğimiz kalbin etrafındaki zarı da çıkardık. Sonra o çıkardığımız alanlara suni yamalar yerleştirdik. Şimdi kontrole geldi filmi de oldukça iyi, kendisi de oldukça iyi. Ciltle ilgili semptomları vardı onlar da düzelmiş. Ödem vardı vücudunda, ödem de düzelmiş. Tabii bundan sonra takip edeceğiz. İnşallah bir daha nüks etmeyecek."
Prof. Dr. Tekinbaş, sonuçları patolojiye gönderdiklerini, tümörün tekrar etmeyeceğini düşündüğünü de sözlerine ekledi.
25 Şubat 2025